İlamsız icra takibi, kanun yapma biçimi bakımından öykündüğümüz İsviçre ve Alman Hukuk dizgelerinde dahi olmayan Türk Hukukuna özgü bir takip yoludur. Hukuk dizgemiz içerisinde icra takiplerinin önemli bir çoğunluğu bu takip yöntemi kullanılarak oluşturulmuştur. İlamsız İcra takibi, para ya da teminat borçları adına söz konusu olur.

Gerekli giderleri icra dairesine yatırma koşuluyla, belirli istisnalar dışında gerçek ya da tüzel kişilerin tümüne karşı bu yönteme başvurulabilir. İlamsız icra takibi sonucu ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi ile borçlunun yedi (7) günlük itiraz süresi bulunmaktadır. Bu 7 günlük süre içerisinde belirli nedenlerle ödeme emrine itiraz edemeyen borçlu, gecikmiş itiraz kurumuna başvurabilir. Borçlu, geçerli bir neden olmadan ödeme emrine yedi gün içerisinde itiraz etmez ise ödeme emri kesinleşir. Alacaklı bu aşamadan sonra borçlunun malları üzerinde haciz isteminde bulunabilir.

7 günlük itiraz süresini geçiren borçlunun iki ana seçeneği bulunmaktadır. Bunlar; İcra ve İflas Kanunu m. 72 gereği borcu ödemeden önce açılabilecek menfi tespit ya da ödeme emrine konu borcun ödenmesi sonrasında açılabilecek istirdat (geri alma) davalarıdır.

Borçlu 7 gün içerisinde ödeme emrine konu borcun kendisine, faizine ya da icra dairesinin yetkisine itiraz edebilir. İtiraz sonucu takip durur. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden bir yıl içerisinde İtirazın İptali Davası açabilir. Uygulamada bir eda davası olan İtirazın İptali davasının açılması için itirazın alacaklıya tebliği beklenilmemektedir.

İlamsız bir icra takibi oluştururken alacaklı; borcu ortaya koyar nitelikteki belgelerin hazırlanmasını, icra dairesinin yetkisini ve faiz hesaplamasını göz önünde bulundurmalıdır. İlamsız icra takibine konu belgeleri ödeme emri içerisine koymayan alacaklı, sonrasında itirazın iptali davasında bu belgeleri öne süremeyecektir. İtiraz eden borçlunun belirli belgeleri, icra dairesine yönelik oluşturulan itiraz dilekçesi içerisinde yer almasa bile borçlu söz konusu belgeleri itirazın iptali davasında öne sürülebilecektir.

İcra dairesinin yetkisi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan yetki kurallarına bağlıdır. İcra dairesinin yetkisi üzerinde herhangi bir anlaşmazlık çıkmaması durumunda icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi birtakım uyuşmazlıklarda yetkili duruma gelecektir. Kesin yetki durumları uyuşmazlığın her aşamasında gözetilir.

Borcun türü, miktarı, borca uygulanacak olan faiz, icra dairesinin yetkisi gibi ana konular bakımından vatandaşlarımızın bir avukattan yardım alması kuşkusuz gereklidir.