Ölen kişinin malvarlığı başka bir deyişle tereke, mirasçılara kendiliğinden geçer. Mirasçıların mirası reddetmek için ölüm tarihinden itibaren 3 ay süresi bulunmaktadır. Genelde borca batık terekelerde bu işlem yeğlenir. Mirasın reddi, sulh hukuk mahkemesinden istenir.
Mirasın reddi işlemi, yalnızca borca batık tereke nedeniyle gerçekleştirilmemektedir. Alacaklılara zarar vermek ya da aile içi tartışmalar mirasın reddine neden olabilir. Mirasın reddedilmesi işleminden ötürü zarara uğrayanlar, eş deyişle mirasın kabul edilmesinde yararı olanlar, mirasın reddinin iptalini 6 ay içinde isteyebilir. Örneğin; mirası reddeden kişinin eşi, mirasın reddinin iptalini 6 ay içerisinde isteyebilir.
Mirası reddetme işleminin iptali için öngörülen 6 aylık sürenin geçmesinden sonra mirasın reddi işleminden ötürü zarara uğrayanlar, mirasın reddi işleminin muvazaalı olduğunu öne sürerek tasarrufun iptalini isteyebilir. Ancak bunu tüm hukuksal yararı bulunanlar isteyemez. Mirası reddeden kişiye karşı bir icra takibi yapılmış olmalı ve borç ödemeden aciz vesikası edinilmelidir. Malvarlığı sorgusu sonucu mirası reddeden kişi malvarlığının, borçlarını karşılamaya yetmediği ortaya konulmalıdır. Borcunu ödemeyen bir mirasçı, alacaklılara zarar vermek için bilerek mirası reddetmiş olabilir. Tasarrufun iptali için öngörülen süre 2 yıldır. İcra ve İflas Kanunu madde 277 ve devamında düzenlenen bu dava türü, miras hukukunun bir parçası olarak görülebilir.
Mirası reddetme sonucu “mirasın reddinin iptali” süresini kaçıran kimseler, İİK m. 277 ve devamı kapsamında tasarrufun iptali davası açabilmeleri için borç ödemeden aciz vesikasına iye(sahip) olmaları gerekir. Borç ödemeden aciz vesikasını elinde bulundurmayan alacaklılar, 6 aylık mirasın reddi süresini kaçırmaması gerekir. Vergi daireleri bu kuralın dışındadır. Vergi daireleri borç ödemeden aciz vesikasına iye(sahip) olmadan da tasarrufun iptali davasını açabilmektedir. Ancak uygulamada; vergi daireleri, “nasıl olsa bu davayı açabiliyorum ve kazanma olasılığım yüksek,” akıl yürütmesi ile zaten tek taraflı bir işlemle haciz koyduğu tereke malvarlıkları için dahi muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali uyuşmazlığını oluşturabilmektedir.
İİK madde 277 vd. gereği tasarrufun iptali davasında, malın borçludan alınıp doğrudan alacaklıya verilmesi sonucuna ulaşılmaz. Vergi dairesi ya da başka bir alacaklı, mirasın reddi işlemini muvazaa nedeniyle iptal ederse malvarlığı üzerinde haciz koyma hakkını elde edecektir. Ancak ilk aşamada, mirasın reddi işleminden haberli ya da habersiz bir biçimde vergi daireleri haciz işlemini uygulayabilmektedir. Vergi daireleri, hukuka uygunluk karinesinden yararlanan bir idari işlem ile zaten haciz amacına çoktan ulaşabilmektedir. Haciz işleminin iptali için vergi dairesine bir başvuru olsun ya da olmasın vergi daireleri, mirasçının mirası reddettiğini öğrenince tasarrufun iptali davasını ezbere bir biçimde açmaktadır. Vergi dairesi, dava lehine sonuçlanınca zaten hukuka uygunluk karinesinden yararlanarak gerçekleştirdiği idari işlemi, gerçekleştirmeye hak kazanmış olur. “Haciz hakkı”… Böylesi bir yöntem, akla yatkın değildir. Vergi dairesi; hukuka uygunluk karinesinden yararlanan, icrai ve tek taraflı haciz işlemini gerçekleştirmişse artık hamle sırası vatandaştadır. Vergi dairesi ayrıca gidip tasarrufun iptali davası açmamalıdır. Çünkü tasarrufun iptali davası ile amaçladığı hukuksal yararı, zaten idari bir işlemle kendisine sağlamıştı. Vatandaş, vergi mahkemesine başvurarak vergi dairesinin gerçekleştirmiş olduğu haczin hukuka aykırı olduğunu, mirası ret işleminin dürüstlük kuralına uygun olarak gerçekleştirildiğini ortaya koymalıdır. Böylece; hem vergi dairesinin haczini kabul eden vatandaş, gereksiz yere bir uyuşmazlıkla yüz yüze gelmez hem de vergi dairelerine borç söz konusu olduğu zaman vergi daireleri haciz işlemini kolaylıkla uygulayabilir. Uygulanan haczin, kaldırılması için yargı yerlerine başvurma yükü, mirası reddeden vatandaşta olur. Özünde; kamu-amme alacakları ile ilgili uyuşmazlıklar idare ve vergi mahkemelerinde çözülmelidir. Uygulamada, sözü edilen bu görüşler benimsenmelidir.
Avukat Hasan Hüseyin OKTAY- 2024