İşletme, kişi ve malvarlığı ögelerini birlikte bulundurur.[1] İşletme; bir girişimci tarafından ekonomik çıkar sağlamaya yönelik olarak emek ve sermaye ögelerinin bağımsız bir biçimde bir araya getirilmesi olarak tanımlanır. Ticari işletme ise TTK madde 17’de gösterilen esnaf eylemleri sınırını aşma ölçüsüne göre belirlenir. Bir işletme, esnaf eylem sınırı aşma koşulunu buna ek olarak eylemlerini bağımsız ve sürekli olarak yürütme koşulunu sağlayamıyorsa ticari işletme sayılmaz.[2] Esnaf eylem sınırı Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir.

            Ticari işletmeler, ticaret kanununda yer alıp almamaları bakımından ya da şirket yapısını oluşturan şahıs ve sermaye ögeleri bakımından ayrımlara uğramaktadır.[3]

TTK’nin ikinci kitabında düzenlenen[4] Ticari şirketler, sınırlı sayıda sayılmış olup bu sayılanlar dışında başka bir ticari şirket oluşturmak olanaklı değildir. Numerus clausus olarak adlandırılan bu ilke uyarınca ticaret şirketleri; kooperatif, kolektif şirket, komandit şirket, limited şirket ve anonim şirkettir. Tüzel kişilik çatısı altında ticari eylemlerde bulunmak isteyenler TTK’de sayılan şirket türlerinden birini seçmek zorundadır.[5]

            Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan ortaklık türlerinden birini kurmak isteyen ancak gerekli koşulları sağlayamayan kişilerin kurmuş oldukları yapı, adi ortaklık sayılır. Adi ortaklık, TBK’de adi ortaklık sözleşmesi başlığı altında bir sözleşme türü olarak düzenlenmiştir. Adi ortaklıkta kişi ögesi önemlidir. Ortaklığı ilgilendiren bazı kararlar adına oybirliği öngörülür.

            Sermaye şirketlerini şahıs şirketlerden ayıran temel özellik, ortakların kimlikleri ya da kişilikleri değil şirketin tüzel kişiliğinin ve sermayesinin öne çıkmasıdır.[6] 

[1] ARKAN Sabih, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Tic. Huk. Araşt. Enst. Ankara, 2015, s.31

[2] ARKAN, s. 26

[3] PULAŞLI Hasan, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2021 s.6

[4] ARKAN, s. 17

[5] KARAHAN Sami (Edt.), Şirketler Hukuku, Mimoza Yayınları, Ankara, 2017, s.26

[6] Edt. KARAHAN, s.26