• Her türlü savaş, Ayaklanma, İstila, İç savaş, İhtilal, İsyan, Ayaklanma ve Bunların Gerektirdiği Askeri Eylemler Nedeniyle Ortaya Çıkan Zararlar

            Yargıtay KSGŞ 5.1’de yer alan riziko nedenlerinin sigorta şirketlerine yükletilmesinin hukuksal olarak yerinde olmayacağı görüşündedir. Terör Klozu gibi diğer birçok klozdan ayrı olarak; bu maddede sayılan riziko nedenleri, sözleşmeye ek madde konularak güvence kapsamı altına alınamazlar.[1]

  • Nükleer Kazalar Sonucu Ortaya Çıkan Zararlar

 KSGŞ’nin ilk ortaya çıkması ile oluşturulan bu kloz, değişmeden varlığını sürdürmüştür. Savaş klozunda olduğu gibi KSGŞ 5.2 maddesinde güvence kapsamında bırakılan bu riziko nedeni mutlaktır. Eş deyişle sözleşme ile ayrıca güvence kapsamına sokulamaz. Nükleer nedenler ile ortaya çıkan rizikonun yol açacağı zararların giderilmesi sırasında kamu güçlerinin yol açacağı diğer zararlar da bu klozun kapsamındadır.[2]

  • Aracın Kamu Otoritesi Tarafından Çekilmesi

            Trafik düzenini sağlamak adına aracın kamu otoritesi tarafından çekilmesi ya da üzerinde uygulanacak diğer eylemler nedeniyle ortaya çıkacak riziko, KSGŞ 5.3 m. uyarınca güvence kapsamı dışarısında bırakılmıştır. İlgili yasal yerlere başvurularak yapılan idari işlemin hukuksuz olduğu ortaya konulur ise riziko güvence kapsamı dışarısında bırakılamayacaktır. Burada önemli olan aracın kamu güçleri tarafından çekilmesi ve rizikonun bu nedenle oluşmasıdır.

Sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi sonucu aracın trafikten çekilmesi sırasında yapmış olduğu giderleri KSGŞ 3.3.2.3 uyarınca sigortacıdan isteyebilir.[3] 

  • Alkol ve Uyuşturucu Etkisi Altında Araç Kullanmak

Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde birtakım olayların teminat dışında kalacağı belirtilmiştir. Teminat dışı kalan bu bentlerin sözleşmeye ek madde konularak teminat kapsamına alınmaları olanaklıdır. A.5 maddesinin 5. Bendinde Alkol ve uyuşturucu etkisinde araç kullanılması durumunda sigortacının tazminat ödemekten kaçınabileceği belirtilmiştir.

Ancak salt alkolle araç kullanmak tazminattan kaçınma adına yeterli değildir. Kazanın salt alkolün etkisi altında gerçekleşmiş olması, sürüş yeteneğinin bu nedenle yitirilmiş olması ve sigortacının bu durumu kanıtlaması gerekmektedir.[4] İspat yükü bu durumda sigortacıya aittir. Yargıtay’a göre salt alkolden kaynaklanan kazanın saptanmasının; nöroloji uzmanı hekim, hukukçu ve trafik uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak kurulca yapılması gerekir.[5] Bu yönüyle kasko sigortası, KZMSS’den ayrılmaktadır. KZMSS kapsamında kişinin kusuru oranında üçüncü kişiye ödenen tazminat sigorta ettirene rücu edilirken Kasko sigortasında alkollü araç kullanan sigortalı, kazanın yalnızca alkol nedeniyle gerçekleştiği sigortacı tarafından ortaya konulamaz ise güvence kapsamından yaralanabilmektedir. Kasko sigortalarında sigortalının kusurlu olması doğrudan tazminattan indirime gidilebilmesi için yeterli değildir.[6]

Bu aşamada önemle belirtilmelidir ki sürücünün, KTK’de öngörülen 0.50 promil alkol oranının üzerinde bir alkol kullanımının ya da uyuşturucu kullanımının saptanması, sigortacının ispat yükü adına nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik uzmanı bilirkişilerinden oluşacak kurulun oluşturduğu raporu da dayanak göstermesi durumunda, artık kazanın alkol ya da uyuşturucu kullanımı dışında bir nedenle ortaya çıktığının ispatı, sigorta ettirene düşecektir.[7]  

Alkol kullanan kişinin çalışan olması durumunda sigortacının tazminat ödemekten kaçınıp kaçınamayacağı belirsizdir. TBK’de yer alan adam çalıştıran sorumluluğu ve KTK’de yer alan motorlu araç işleten sorumluluğu üçüncü kişilerin zararını önlemeye yöneliktir. Güçsüz konumda olan işçi dışında işveren de tazminat sorumlusu olarak eklenmiştir. Oysa Kasko sigortası sözleşmesinde riziko sonucu oluşan zarar, doğrudan sözleşmenin tarafı olan kişi üzerindedir. Kusursuzluk sorumluluk durumlarının kanunda açıkça belirlenmesi gerekir. Bir kusursuz sorumluluk durumunun KSGŞ ile belirlenip belirlenebileceği tartışmalıdır.

Sözleşmenin kurulmasına yönelik geçerlilik şartları ve aksine sözleşme hükmü konulamayacak emredici hükümler yalnızca kanunda belirlenmelidir. Aksi bir uygulama; TBK 12’de yer alan sözleşme serbestliği kanun hükmünü normlar hiyerarşisinde daha aşağıda olan bir hükümle etkisiz kılmak olur. KSGŞ emredici hükümler olarak görülmemelidir ve sigorta ettiren lehine değiştirilebilmelidir. Alkol klozu, çalışanları kapsayacak şekilde yorumlanır ise sözleşme ile genişletilebilmeli ve çalışanların eylemlerini güvence kapsamı altına alınabilmelidir. Sigortacının kusurlu çalışana (alkollü araç kullanan) tazminatı rücu hakkı kuşkusuz devam etmelidir. 

  • Sürücü Belgesiz Ya Da Yetersiz Sürücü Belgesi ile Araç Kullanma

Sürücü belgesi koşulunu sağlamadan kullanılan araçta oluşan hasarlar sigorta teminatı dışındadır. Ancak ani ve irade dışı etkiler ya da bir cismin öngörülemez bir şekilde çarpması ya da aracı böylesi bir cisme çarpıp devrilmesi düşmesi güvence kapsamındadır.[8]

Yargıtay alkollü araç kullanma durumunda aradığı nedensellik bağı koşulunu burada aramamaktadır. ÇELİK’e göre bu tutum yerinde değildir.[9] Kanımızca; sürücü belgesiz ya da yetersiz sürücü belgesi ile araç kullanan kişi, tamamıyla yetkisiz bir şekilde araç kullanmaktadır. Alkollü araç kullanan kişi ise yetkilidir ancak kusurlu bir şekilde araç kullanmaktadır. Hem sürücü belgesiz hem alkollü bir sürücünün kaza yapması durumunda sürücü belgesinin olmaması durumu öncelikle ele alınmalıdır. Sigortacı, tazminat ödeme yükümlülüğünden kurtulma adına sürücü belgesinin olmadığı savını öncelikle öne sürmelidir. Nitekim, kamu gücü tarafından aracın çekilmesi sonucu ortaya çıkan bir uyuşmazlıkta; “öncelikle sürücünün E sınıfı sürücü belgesinin olup olmadığının denetimi gerekir,”[10] yönünde Yargıtay’ın kararı bulunmaktadır.

Araç iyesinin, sürücü belgesi olmayan bir çalışanına ya da başka birine aracı kullandırması sonucu oluşan zararlar kasko sigortası güvence kapsamı dışındadır.[11]

Yurt dışında sürücü belgesi edinen bir vatandaşın yurda dönmesi sonucunda yurt dışında aldığı sürücü belgesinin denkliğini gösteren bir belge belirli bir süre içerisinde ilgili makamlardan istenilmelidir. Belirli bir süre sonrasında denklik için gerekli başvuruyu yapmayan vatandaş, yeterli belgeye iye olmayan sürücü sayılmaktadır.[12] Bu durumda gerçekleşen riziko güvence kapsamı dışında kalacaktır.[13]

  • Aracın Sigortalının Sorumlu Olduğu Kişiler Ya da Birlikte Yaşadığı Kişiler Tarafından Kasten Zarar Görmesi Ya da Çalınması Sonucu Ortaya Çıkan Zararlar.

            Sigortalının sorumlu olduğu kişiler velisi ya da vasisi bulunduğu kişiler, çalışanları olarak görülebilir. Birlikte yaşadığı kimseler ise eşi, annesi, babası ya da ev arkadaşı olarak görülebilir. Sayılan kişilerin aracı çalması sonucu oluşan zararlar KSGŞ m. 5.5 gereği güvence kapsamı dışında bırakılmıştır.

Göz önünde bulundurulması gereken konu, aracın sayılan kişilerce sigortalının rızası dışında kaçırılmış olmasıdır.[14]

Yargıtay’ın,[15] aracın bakım ve onarımı ile sorumlu bir kişinin bu amaçla eylem yürütürken gerçekleştirmiş olduğu riziko sonucu sigortacının KSGŞ m. 5.6’ya dayanarak açmış olduğu davada; sigortalı, sigortalı aracı kendi rızası ile onarım için davalıya bırakıldığını bildirmiş ve kazanın da bu amaçla aracın trafiğe çıkarılması sırasında oluştuğu belirlenmiştir. Davacı sigortacının rizikoyu güvence kapsamı içinde görüp sigorta bedelini ödedikten sonra davalıya karşı rücu davası açma olanağı bulunmamaktadır,” şeklinde kararı bulunmaktadır.

Aracın yakınlar ya da sorumluluğu altında bulunan kişi tarafından çalındığı savını ispat yükü sigortacıdadır. Yargıtay; aracın çalınması üzerine sigortacının, aracı çalanın sigortalının oğlu olduğunu öne sürmesine karşın bu durumu ortaya koyacak yeterli delil sunulamadığı için sigortacının istemlerinin reddine karar vermiştir.[16]

TTK m. 1429 içeriğinde; tüm sigorta türleri adına rizikonun sigorta ettiren ya da sorumlu olduğu kişilerce kasten gerçekleştirilmesi durumunda sigorta tazminatı ödenmeyeceği öngörülmüştür. Kasko sigortaları adına KSGŞ’nin 5.6; araca kasten verilen zararların teminat dışı kalacağı öngörülmüştür. Böylesi bir durumun ispat yükü kuşkusuz sigortacıdadır. Yine kuşkusuz araca kasıtla verilen zararların sözleşme ile güvence kapsamı içerisine alınması olanaklı değildir.

  • Aracın Denizde, Nehirde Ya da Kara Araçları ile Taşınması Sonucu Ortaya Çıkacak Olan Zararlar

            Havada, karada, denizde, nehirde aracın taşınması sonucu oluşabilecek hasarlarda sigortacının, KSGŞ m. 5.7 gereği tazminat ödemekten kaçınma olanağı bulunmaktadır. Aracın hasar ya da bozukluk nedeniyle zorunlu olarak çekilmesi ya da kendi gücü ile girip çıkabileceği ruhsatlı sefer yapan gemilerde hasara uğraması durumunda sigortacı tazminat ödeme yükümlülüğünden kurtulamamaktadır.[17]

Rizikonun gerçekleşme olasılığının artması nedeniyle, sigortalı aracın bir uçak ile taşınmasını ya da nehirden karşıya küçük bir tekne ile geçirilmesini müsteşarlıkça yeğlenmemiştir. Bunun sonucu olarak sözü edilen zararlar KSGŞ ile güvence kapsamı dışında tutulmuştur.[18]

  • Taşıma Sınırından Fazla Yük ve Yolcu Taşınması    

Taşıma sınırından fazla yük ya da yolcu taşınması; fren boşalması, lastik patlaması, rot çubuğunun çıkması gibi sonuçlara neden olabilmektedir. Ancak Yargıtay’a göre bu güvence kapsamı dışında kalan durumda da nedensellik bağı kurulmalıdır ve bu bağı kurma yükü sigortacıdadır.[19] Sigortacı, kazanın yalnızca fazla yük ya da yolcu taşınması nedeniyle gerçekleştiğini ortaya koymalıdır. 

  • Terörle Mücadele ve Buna bağlı Zararlar

             KSGŞ a.5.m. 9. bendinde” terörist eylemleri ve bunları önlemeye çalışan yetkili organların müdahaleleri sonucunda ortaya çıkan biyolojik- kimyasal kirlenme, bulaşma ya da zehirlenmeler nedeniyle oluşan zararlardan söz edilmektedir.

Bu nedenle kasko sigortalı araçta oluşan zarar, biyolojik – kimyasal kirlenme, bulaşma ya da zehirlenme nedeni dışında bir terör eyleminden ya da yetkili organ eyleminden kaynaklanıyorsa terör kaynaklı zararlar güvence altına alınabilmektedir.[20]

  • Aracı Kullanan Kişinin Kaza Yerinden Ayrılması

SGŞ A.5 m.10. b. gereği; araç kullanan kişi kaza sonrası alkollü olduğunun ya da kimliğinin belirlenmesini önlemek amacıyla olay yerinden ayrılırsa sigorta tazminatı ödemekten kaçınılabilir.

Yargıtay’a göre terk haklı nedene dayanabilir. Aksinin ispatını sigortacının yapması gerekir.  Sürücü yardım istemek ya da hastaneye gitmek için olay yerinden ayrılmış olabilir.[21] Bunun dışında sürücünün olay yerinden ayrılması, sigortacıya karşı ihbar yükümlülüğünün ya da rizikonun ağırlaşmasını önleme yükümlülüğünün ihlali sonucunu doğurabilir. Yargıtay; kaza sonrası kaza yapılan taraftan korkma nedeniyle olay yerini terk eden kişinin iki ya da üç saat yürümesi sonucu evine gitmesi durumunu zorunlu durum olarak görmemiştir. Zorunlu durum nedeniyle kaza yeri terkedildikten sonra sözü edilen olayda; alkol muayenesi 10 saat 5 dakika sonra yapılmıştır. Yargıtay’a göre; rizikonun gerçekleşmesi sonrası olay yerini terk eden sigortalı, rizikonun güvence kapsamında kaldığını ispat etmelidir.[22]


[1] Y. 17.HD., T.10.06.2014, E.2013/10595, K.2014/9332. (ÖZKAN Aktan, Kasko Sigortası Sözleşmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2018, s. 94. (Son erişim tarihi: 20.10. 2021 https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp).    

[2] ÖZKAN, s. 95.

[3] ÜNAN, c.6, s. 97.

[4] ÇELİK, s. 780.

[5] Y. 11 HD.  T. 21.12.2006 E. 2005/12794 K.2006/13667 (ÇELİK, s. 780.)

[6] “Kırmızı ışıkta kavşağa giren sigortalının bu eylemi sonucu oluşan zarar güvence kapsamındadır.” Y. 11. HD, T.22.10.2002, E.4871/K. 9339, (ÇELİK Salih- LALE Muktedir, Özetli-İçtihatlı-Uygulamalı Sigorta Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara, 2007, s.505)

[7] TAŞYÜREK, s.44.

[8] ÇELİK, s. 782.

[9] HGK. T. 27.02.2013, E. 2012/17-1086, K. 2013/294; ÇELİK, s. 782.

[10] Y. Özel Daire, T.13.11.200, E. 2000/7717, K. 8889, (ULAŞ Işıl, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara,2012, s. 621.)

[11] Y. Özel Daire, T.29.12.1993, E. 1993/2105, K. 8813, (ULAŞ, 2021, s. 623.

[12] KTK m. 41,42.

[13] Y. Özel Daire, T. 25.09.2003, 2003/2042-8235.(ULAŞ 2012 s.625).

[14] Y. Özel Daire, T. 22.09.2003, 2003/2018-8192 (ULAŞ 2012, s.636).

[15] Y.11.HD., 12.12.1994, E.1994/5937, K.1994/9302 (ULAŞ 2012, s.635).

[16] Y. 11. HD, 08.07.2007, T. 08.02.2007, E. 2005/14339 K. 2007/1559 (ÇELİK-LALE s. 518).

[17] ULAŞ 2012, s.640.

[18] ÖZKAN, s.115.

[19] HGK. T. 05.12.2001, E. 2001/11-1108, K. 2001/1108; (ÇELİK, s. 783.)

[20] ÖZKAN, s. 79.

[21] Y. 17 HD. T. 17.03.2011, E. 2010/8931 K. 2011/2321 (ÇELİK s. 787.) 

[22] Y. 17 HD. T.10.03.2021, E.2020/2731 K.2021/2514..