TTK’nin 128. Maddesinde A.Ş ortaklarının şirket sözleşmesiyle taahhüt ettikleri sermayeden ötürü şirkete karşı borçlu oldukları belirtilmiştir. Aynı maddenin sekizinci fıkrasında ise sermaye taahhütlerinin yerine getirilmemesi sonucu şirket kurucuların ya da YK’nin ihtiyati tedbir isteyebileceği vurgulanmıştır.
İşletmelere ortaklar tarafından ayni ve nakdi sermaye, kişisel emek, ticari itibar ya da hizmet edinimleri getirebilir. Ancak A.Ş’ye kişisel emek, hizmet edinimleri ve ticari itibar sermaye olarak getirilemez.
Nakdi Sermaye, ortağın şirkete belirli bir miktar para ile katılmasına karşılık gelir. Kıymetli evraklar da nakdi sermaye olarak gösterilebilir. Bu kıymetli evrakın şirkete devri, türüne göre temlik, ciro veya teslimle olur. 128/2 gereği ilgili kıymetli evrak, güvenilir bir kişiye tescile kadar teslim edilir. Bu kişi ortaklardan biri de olabilir.[i]
TTK 342/1 gereği vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olarak taahhüt edilemez. Kıymetli evrak, vade tarihi gelmemiş ise 130/2 gereği aksi kararlaştırılmadıkça sermaye olarak getirilemez.[ii]
Nakden taahhüt edilen sermayenin %25’inin tescilden önce kalan %75’inin ise yirmi dört (24) ay içerinde ödenmesi zorunludur.[iii]
Ayni sermaye ise taşınır-taşınmaz malları, sınai ve fikri mülkiyet haklarını ve intifa haklarını kapsar. Ayni sermayenin getirilebilmesi adına şirketin kuruluş belgeleri bölümünde söz edildiği üzere değerleme raporu gerekir. Şirketin merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesince ayni sermayenin değerini belirleyecek bilirkişi görevlendirilir.
TTK 128/2 gereği “fikri mülkiyet hakları ve diğer değerler ilgili sicillerine, taşınır mallar da güvenilir bir kişiye verildiklerinde sermaye olarak kabul olunur.” 128/5 gereği olarak şirketin taşınmaz mallar üzerinde tasarruf yetkisini kullanabilmesi için tapu siciline tescil gerekir.
TTK 128/8 gereği ortaklarca sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir talep edilebileceği öngörülmüştür.[iv] Örneğin; kurucular, müteahhit malikin ortaklığa taahhüt ettiği taşınmaz ile ilgili ileride ortaklığa tescilini olanaksızlaştıracak eylemlerde bulunduğu haber alırsa koruma tedbirleri isteyebilirler.[v] Söz konusu olayda tedbir kararının tamamlayıcı işlemi (merasimi), HMK 397 gereği iki hafta içinde şirket adına tescil davasının açılmasıdır.
128. maddenin 8. Fıkrasının anlatımından tamamlayıcı merasim adına işleyecek olan süre ortaklığın tescili anından itibaren başlamaktadır. Şirketin tescilinden önce süre işlemeyecektir. Ancak burada göz önünde bulundurulması gereken, şirketin tescilden sonra tüzel kişilik kazanmış olmasıdır. Şirketin tescilinden önce gerçekleştirilecek tamamlayıcı eylemleri kurucular gerçekleştirebilirken şirketin tescilinden sonra süresi içerisinde gereken talebi yönetim kurulu yapabilir. Kuruluştan sonraki evrede kurucuların temsil yetkisi bulunmamaktadır.[vi]
Nakdi sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda ise para alacağı söz konusu olduğu için ihtiyati haciz tedbirine başvurulması yerinde olacaktır.[vii]
Vadesi gelmemiş olan senet vb. ögeler sermaye olarak ortaklığa getirilemeyeceği için ihtiyati haciz istenebilmesi adına aranan vade koşulu öncelikli olarak sağlanmış olacaktır.
“Borçluya dava açmadan önce veya takip yapmadan önce ihtiyati haciz kararı almış ve bu karara göre borçlunun mallarına haciz koydurmuş olan alacaklı, yedi gün içerisinde borçluya karşı takip talebinde bulunmalı veya dava açmalıdır. Yedi günlük süre, alacaklı ihtiyati haczin icrası sırasında hazır bulunuyor ise haczin icrasından; hazır bulunmuyor ise ihtiyati haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren işlemeye başlar.”[viii]
TTK 342 gereği üzerlerinde sınırlı bir ayni hak, haciz veya tedbir bulunan malvarlığı ögeleri şirkete sermaye olarak getirilemez. TTK 128/8 gereği üzerinde geçici hukuksal koruma sağlanan bir ayni hakkın, süreç içerisinde başka bir sermaye şirketine sermaye olarak götürülmesi engelmiş olur.
128/8 bağlamında ihtiyati tedbirler teminat amaçlı ihtiyati tedbirler içerisinde yer almaktadır.[ix]
Kurucuların sorumluluğu, esas sözleşme hükümlerine bağlıdır. Sermaye artırımı kararı adına da benzer talepler söz konusu olabilir. Pay sahipleri, menfaat sahipleri ya da zarar gören diğer alacaklılar TTK 553/1’ göre zararlarını isteyebilir.[x] Bu bağlamda süreç içerisinde geçici hukuksal korunmadan yararlanabilir.
[i] PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, c.1 s.179
[ii] PULAŞLI, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, s. 62
[iii] ALTAŞ, Uygulamalı Anonim Şirketler Hukuku s.31
[iv] PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, c.1 s.187
[v] MOROĞLU Erdoğan, Makaleler, Arkın Yayınları, İstanbul, 2016, c.1 s. 34
[vi] YILMAZ Sanem, Sermaye Şirketlerinde Geçici Hukuki Korumalar, Adalet yayınevi, Ankara, 2010 s.112
[vii] YILMAZ, Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, c.1 s.724
[viii] ÖZEKES Muhammet, İcra ve İflas Hukuku, On İki levha Yay. İstanbul, 2020 s.338
[ix] ÇELİK Aytekin, Anonim Şirketlerde Ayni Sermaye Taahhütlerinin Yerine Getirilmesine Yönelik ihtiyati Tedbirler, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XV, Y. 2011, Sa. 3 s.39
[x] TEKİNALP Ünal, Sermaye ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2013 s. 370