TTK 235 gereği; haklı nedenlerin varlığı durumunda YK’nin veya diğer yöneticilerin temsil yetkisi,bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir. Gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir niteliğinde kaldırarak bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Kayyımın; atanmasını, görevlerini, temsil yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme kendiliğinden tescil ve ilan ettirir.
Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar nedeniyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa şirketin yönetim organı, genel kurulu hemen toplantıya çağırır. Sermayenin yarısının veya üçte ikisinin karşılıksız olması durumlarının sonuçları ayrıdır. TTK 376(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu kuşkusu uyandıran işaretler varsa, (kuşku uyandıran işaretler; cironun düşmesi, senetlerin protesto edilmesi vb. olabilir.[i]) yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de olası satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Bu durumda mahkeme, şirketin malvarlığının korunmasına ilişkin gerekli tedbirleri alır. Envanter tanzimi ya da yedi emin görevlendirilebilir.[ii] Bu durumda süreç içerisinde ortaklardan birinin talebi üzerine şirketin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunun ya da var ise temsilcinin yerine üçüncü kişilere karşı geçerli olacak şekilde kayyım atayabilir.
TMK’de idare ve temsil kayyımı olmak üzere iki çeşit kayyımlık düzenlenmiştir. Temsil kayyımlığı, kanuni temsilci ile küçüğün veya kısıtlının menfaatleri çatışması durumunda gündeme gelirken idare kayyımı daha çok malların idaresine ilişkindir.[iii] Burada sözü edilen kayyım idare kayyımıdır.
Ara bilanço sonucu şirketin sermayesinin tamamının ya da 2/3’ünün kaybedildiği anlaşılıyor ise Genel kurul şirketin devamı için ya sermaye tamamlama kararı ya da sermayenin kalanı ile yetinme kararı almalıdır. Bu kararlar GK tarafından alınmaz ise şirket TTK 243/1-b gereği sona erer. Bilançodan şirketin borca batık olduğu anlaşıldığı durumda ortaklık yetkililerince sunulacak iyileştirme projesi sonucu TTK 377. Madde gereği İİK 179 doğrultusunda iflasının ertelenmesi istenebiliyordu.[iv] Ancak 28 Şubat 2018 tarihinde yapılan değişiklikle iflasın ertelenmesi anlatımı TTK 377.maddesinden kaldırılmıştır. İyileştirme planı olan yetkililer, TTK 377 gereği yalnızca konkordato talep edebilecektir.
Konkordato, iflas içi ve iflas dışı konkordato olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.[v] İflasın ertelenmesi uygulamasındaki kayyım görevlendirilmesine karşın konkordato sürecinde konkordato komiseri görevlendirilir. Kayyım ve Komiserin ortak yönleri; her ikisi için de tüzel kişiler görevlendirilemez, ikisi de şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesince atanır ve eylemlerine karşı şikâyet yoluna başvurulabilir. Konkordato komiserinin gözetimi altında borçlu, işlemlerine devam edebilir. Bazı işlemlerin geçerliliği komiserin iznine bırakılabilir. Bu yetki sınırlarının dışında kayyım atanırken YK’nin yetkileri tamamen alınıp kayyıma verilebilirdi.[vi]
Son olarak, TTK 412 gereği; Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiğinde ya da isteme yedi iş günü içinde olumlu yanıt verilmez ise aynı pay sahiplerinin başvurusuyla genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Mahkeme gerek görürse, gündemi düzenlemek ve kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Mahkemenin bu konu ile ilgili verdiği karar kesindir.”
Asgari yüzde 10’dan fazla pay sahibi, azınlık olarak TTK 411 gereği gerektirici nedenlerle YK’den GK’nin toplanmasını isteyebilir. Bu istek noter aracılığı ile yapılmalıdır. YK toplanma gerekçesini uygun görmeyebilir. YK, toplanma talebini onaylar ise 45 gün içerisinde GK’nin toplanmasını sağlamalıdır. Sağlayamaz ise azınlığın elinde pay defteri gibi gerekli bilgi ve belgeler bulunmayacağından TTK 412’deki kayyım atanması kıyasen uygulanması yerinde olacaktır.[vii] Bunun dışında TMK 427/4 gereği; “Bir tüzel kişi, gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa” mahkemece kayyım atanabilir.”[viii]
[i] TEKİNALP s. 246
[ii] YILMAZ, Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, c.1 s. 724
[iii] KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, c.1 s.1086
[iv] TEKİNALP s. 250; YILMAZ Sanem, s. 120
[v] UYAR Talih, Yeni Konkordato Hukukumuzun Temel İlkeleri, TBB Yay., Ankara, 2019, s. 21
[vi] UYAR s. 64,65
[vii] ŞENER Oruç Hami, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara, 2015, s.464,465,466
[viii] BAHTİYAR Mehmet, Ortaklıklar Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul, 2015, s.161