Geçici hukuki koruma kavramı, öğreti de kullanılmakla birlikte, ilk kez 6100 sayılı HMK’de yer almaştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 389-406 maddeleri arasında “Geçici Hukuki Korumalar” başlığı; ihtiyati tedbir, delil tespiti ve diğer geçici hukuki korumalar şeklinde düzenlenmiştir.[1]
Yargılama öğretisinde, normal bir davanın sonunda mahkemenin (yargılamayı esastan çözen) kararına “kesin hukuksal koruma” denildiği dikkate alınarak dava sırasında hatta dava öncesinde alınması gereken bazı önlemlere “geçici hukuki koruma” denilmektedir.[2]
Kesin hukuksal korumanın zaman alması ve ayrıntılı bir incelemeyi gerekli kılmasından ötürü “Geçici Hukuki Korumaların” hak arama özgürlüğü ve kişilerin haklarının korunması bakımından özel bir önemi vardır.[3]
Geçici Hukuki Koruma Tedbirleri yalnızca Medeni Usul Hukuku’na özgü değildir. İcra Hukukunda ihtiyati haciz; ceza yargısında tutuklama ve emniyet tedbirleri; idari yargıda yürütmenin durdurulması ve anayasa yargısında yürürlüğün durdurulması kararı da geçici hukuki koruma tedbirlerine birer örnektir. [4]
HMK’nin üçüncü kısmı “Geçici Hukuki Koruma” üst başlığını taşımaktadır. Bu kısım altındaki birinci bölümde “ihtiyati tedbir” (m. 389-399), ikinci bölümde “delil tespiti” (m.400-405) ve “diğer hukuki geçici korumalar” (m.406) düzenlenmiştir.[5]
İhtiyati Tedbir
Yargılama sırasında dava konusunun başkasına devrinden doğan sakıncaları önlemek amacıyla ve kanunların öngördüğü diğer hallerde hak sahibi, dava açmadan önce veya dava sırasında mahkemeye başvurarak dava konusuyla ilgili ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir.[6]
“İhtiyatilikle hem geçicilik hem koruyuculuk kastedilmektedir.[7]”
İhtiyati tedbir kararının verilebilmesi adına gerekli olan şartlar HMK’nin 389. maddesinde düzenlenmiştir. HMK 389 gereği; var olan durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen olanaksız duruma geleceği veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın, ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi durumlarında, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK 390 gereği İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce ya da sonra mahkemeden istenebilir.Dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkiliolan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir.
İhtiyati tedbir kararının verilebilmesi adına tam ispatın aranmadığı gibi basit bir sav da yeterli görülmemiştir. Bu nedenle öğretide yaklaşık ispat kavramı kullanılır.[8] Ancak verilen ihtiyati tedbir kararı asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette olmamalıdır.[9]
Dava öncesinde ihtiyati tedbir alındıktan sonra gereken süre içerisinde dava açılmaması kararın kendiliğinden kalkması sonucunu doğurur. [10]
Delil Tespiti
İleride açılacak olan veya açılmış olan bir davada bazı koşullar altında delillerin, önceden toplanıp güvence altına alınması gereksinimi gereği delil tespiti yapılır.
Ağır hastalığı olan birinin tanık olarak dinlenilmesi veya motorlu araç kazalarına ilişkin hasar raporunun sağlanması dava sırasında gerçekleştirilirse birtakım sakıncalar doğabilir.
Delil tespiti HMK 403 gereği bir çekişmesiz yargı işidir. Dava değildir, davaya bağlı bir işlemdir. İhtiyati tedbirdir.[11]
Hukuksal yararı bulunan kimseler, incelenme sırası gelmemiş olan delillerin dava öncesi veya sonrası tespitini isteyebilirler.[12]
Mahkeme dışında noterlerin Noterlik Kanunu 61. Madde gereği yaptığı tespit işleminin delil tespiti niteliğinde olup olmadığı tartışmalıdır.[13]
Diğer Geçici Hukuki Korumalar
6100 sayılı HMK’de geçici hukuksal koruma yollarından ihtiyati tedbir ve delil tespiti ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. HMK’de düzenlenen ihtiyati tedbir ve delil tespiti dışında, diğer geçici hukuki korumalar kendi özel hükümlerine tabidir.[14] Bu nedenle, HMK hükümlerinin doğrudan diğer geçici hukuksal korumalara uygulanmaları olanaklı değildir.
İ.İ.K 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasına ilişkin tedbir, geçici hukuksal koruma olarak görülebilir. Bunun dışında gerekli durumlarda mahkemece mal veya haklarla ilgili defter tutulmasına ya da mühürlenmesi işlemi yapılmasına karar verilebilir.[15]
İİK (257-268) İhtiyati Haciz
“İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için, mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el koymasıdır.[16]
İhtiyati haciz, ihtiyati tedbirin özel bir çeşididir. İİK’de düzenlenen ihtiyati haczin, ihtiyati tedbirden farkı; İhtiyati haciz, yalnızca para alacaklarına yönelik iken ihtiyati tedbir, dava konusu olan şey (taşınır veya taşınmaz mal) hakkında önleyici nitelikte tedbir alınmasına yöneliktir. İhtiyati hacizde çekişme yoktur. Oysa ihtiyati tedbirde, üzerinde tedbir konulan mallar çekişmeli olup davacının ileride açacağı veya açmış olduğu bir davanın konusudur. İhtiyati hacizde, haczedilen malların borçluya ait olması ile ilgili bir çekişme yoktur.[17]
İhtiyati haciz kararını, dava açılmış ise davaya bakan mahkeme verebilirken dava açılmasından önce ilamsız takip adına yetkili icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi alabilir.[18]
Genel görevli mahkeme alacağın miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir. Ticari işlerde asliye ticaret mahkemesi iken kira ilişkisinden doğan alacaklar için sulh hukuk mahkemesi görevlidir.[19]
Tamamlayıcı İşlemler (Tamamlayıcı Merasim)
Tedbirlerin geçici olarak koruma sağlaması nedeniyle asıl hukuksal korunmanın sağlanması zorunluluğundan ötürü belirli bir süre içerisinde gerçekleştirilmesi gerekli olan isteme karşılık gelir.
Teminat Zorunluluğu
İhtiyati hacizde teminat zorunluluğu vardır. İlam, bu zorunluluğu kaldırırken ilam niteliğinde belge söz konusu ise teminat gerekliliğine mahkeme karar verir. İhtiyati tedbirde ise mahkemenin daha geniş takdir yetkisi vardır. Hâkim durumun gereklerine göre teminat gösterme zorunluluğunu kaldırabilir. Adli yardımdan yararlanan kimselerin teminat gösterme zorunluluğu yoktur.[20]
[1] KARSLI Abdürrahim, Medeni Muhakeme Hukuku, Filiz Kitapevi, İstanbul, 2020 s.733
[2] YILMAZ Ejder- ARSLAN Ramazan-TAŞPINAR Sema, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, ANKARA,2020 s. 581
[3] KARSLI, s.733
[4] YILMAZ – ARSLAN- TAŞPINAR, HANAĞASI s. 581
[5] YILMAZ – ARSLAN- TAŞPINAR, HANAĞASI, s.582
[6] YILMAZ Ejder- Yılmaz Ümit, Hukuk Rehberi, Yetkin Yayınları, Ankara, 2006 s. 2028
[7] YILMAZ Ejder, Geçici Himaye Tedbirleri, Yetkin Yayınları, Ankara, 2001 c.1, s.37 ‘den alıntılayan ERİŞİR Evrim, Geçici Hukuki Korumanın Temelleri ve İhtiyati Tedbir Türleri, On İki Levha Yayınları, İstanbul, 2013, s. 133
[8] YILMAZ Ejder, Hukuk Muhakemeleri Şerhi, Yetkin Yayınları, Ankara,2017, c.3 s.3548
[9] YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Şerhi, c.3 s.3548
[10] KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Demir ve Demir Müşv. Yay. İstanbul, 2001, c.4 s.4362
[11] KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, c.4 s.4427
[12] KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, c.4 s.4431
[13] KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, c.4 s.4477
[14] KARSLI, s.749
[15] KARSLI,.s.748
[16] KURU Baki, İcra İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013 s.1033
[17] KURU, İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.1034
[18] KURU, İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.1040
[19] KURU, İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.1041
[20] YILMAZ, Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, c.2 s.1109-1110