MAHKEME KARARLARININ DENETİMİ
İlk derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararlara karşı denetimin sağlanması adına üst ya da yüksek mahkemeye başvurma olanağına Kanun yolu denir. Olağan ve olağanüstü kanun yolları şeklinde kanun yolları öbeklendirilmektedir. Olağan kanun yolu henüz kesinleşmemiş olan kararlar adına öngörülmüş bir yoldur. İstinaf ve Temyiz olmak üzere HMK’de iki çeşit olağan kanun yolu bulunmaktadır.
Olağan kanun yolları dışında yargılama sürecinde ağır usul hataları yapılarak verilen yanlış kararların kesinleşmesi üzerine olağan olmayan olağanüstü kanun yolları etkinlik kazanabilmektedir. Yargılanmanın Yenilenmesi ve Kanun Yararına Temyiz kurumları olağanüstü kanun yoludur.[1]
Kanun yollarına başvuru için hukuksal yarar bulunmalıdır. Kanun yollarına başvuru belirli bir süreye bağlıdır ve başvuru hakkından feragat edilebilir.[2]
MAHKEME KARARININ KESİNLEŞMESİ
Kesinleşme Kavramı
Uyuşmazlığı sona erdirmeye yönelik olarak verilmiş bir mahkeme kararının, belirli koşullara bağlı olarak gidilebilecek kanun yollarının tüketilmesiyle hem tüketilme anına hem de geleceğe yönelik olarak uyuşmazlığı çözümlemiş olmasıdır.[3]
Kanun gereği istinaf ya da temyiz denetimine açık olmayan mahkeme kararları, süresi içerisinde kendisine karşı kanun yoluna başvurulmamış mahkeme kararları şekli anlamda kesinleşmektedir. Bunun dışında kanun yoluna başvurma hakkı bulunan kişi, bu hakkından feragat ederse ilgili mahkeme kararı yine şekli anlamda kesinleşmiş olur.[4]
Amacı; belirli bir yerden sonra mahkeme kararına itiraz edilmesini önlemektedir. Ancak şekli anlamda kesinlik maddi anlamda kesinlikte olduğu gibi süreklilik göstermez. [5]
Şekli anlamda kesinleşme sonucu olağan kanun yollarına başvurulamaz. Olağanüstü kanun yollarına koşulları var ise başvurabilir. Maddi anlamda kesinleşmenin sağlanabilmesi için öncelikle şekli anlamda kesinleşme gereklidir.[6]
TANRIVER’e göre; mahkeme önünde yapılan sulh ya da kabul sonucunda verilen mahkeme kararı, tespit ve teşvik işlevinde ise eş deyişle uyuşmazlığı doğrudan sulh ya da kabul ögesi çözüyor, mahkeme kararı çözmüyor ve yalnızca var olan durumu saptamaya yarıyorsa verilen karar uyuşmazlığın çözümüne yönelik en son karar niteliği taşımaz. Bu durumda kanun yollarına başvurulamaz.[7] Buna karşın mahkeme önünde para borçları ya da para dışı borçlar adına sulh olunabilir. Mahkeme önünde yapılan sulh, mahkeme ilamı gibi uygulanır.[8]
Bir mahkeme kararının şekli anlamda kesinleşmesi, maddi anlamda kesinleşmesi adına ön koşuldur. Maddi anlamda kesinleşme, şekli anlamda kesinleşmeden ayrık olarak bütün bir geleceğe yönelik olarak uyuşmazlığın çözüm bulmasıdır.
Bir uyuşmazlık adına maddi anlamda kesinleşmeden söz edebilmek için sonraki uyuşmazlıkla tarafların, dava nedenlerinin, dava konularının eş olması gerekir. Benzer gereklilikler derdestlik kurumu için de aranmaktadır.[9]
[1] ARSLAN Ramazan-Yılmaz EJDER- TAŞPINAR AYVAZ Sema- HANAĞASI Emel, Medeni Usul Hukuku, Yetkin yayınları, Ankara,2020, s.596-600.
[2] ARSLAN-YILMAZ-TAŞPINAR AYVAZ-HANAĞASI, s.600,601.
[3] ARSLAN-YILMAZ-TAŞPINAR AYVAZ-HANAĞASI, s.697.
[4] ARSLAN-YILMAZ-TAŞPINAR AYVAZ-HANAĞASI, s.698.
[5] TANRIVER Süha, İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, Yetkin Yayınları, Ankara, 1996, s. 146.
[6] ARSLAN-YILMAZ-TAŞPINAR AYVAZ-HANAĞASI, s.698.
[7] TANRIVER, s. 149.
[8] POSTACIOĞLU E. İLHAN- ALTAY Sümer, İcra Hukuku Esasları, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2014, s.797
[9] ARSLAN-YILMAZ-TAŞPINAR AYVAZ-HANAĞASI, s.700.