Genel olarak
Marka hakkının korunmasına ilişkin olarak açılabilecek davalar SMK’de sınırlı sayıda ise de marka hakkı adına kümülatif korumanın söz konusu olması durumunda kişi, sınai koruma istemek yerine ticaret mahkemesine başvurarak haksız rekabet hükümlerine dayanabilir.[i] Bu örneğe benzer olarak diğer yasal yollara da başvurabilecektir. Marka hakkı adına kümülatif korumanın geçerli olmadığını söyleyen görüşler de bulunmaktadır.[ii] “Kümülatif” kavramı, sözlükte kümelenmişlik ve birikmişlik anlamına gelmektedir.” “Kümülatif koruma” ise, aralarında genel hüküm-özel hüküm ilişkisi bulunmayan hukuksal nedenler arasındaki yığılmaya karşılık gelir. Bir başka deyişle, her korumaya ilişkin özel şartları taşımak kaydıyla hak sahibinin, fikri mülkiyet hakları veya haksız rekabetten birine, birkaçına veya tamamına dayanarak koruma talep edebilmesini ve bu nedenleri dilediği gibi seçebilmesine karşılık gelmektedir.[iii]
SMK 149 kapsamında açılabilecek davalar;
Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti Davası
6769 sayılı kanunla birlikte marka ve patent yönünden eylemin tecavüz olup olmadığının saptanması (tespiti) davası yürürlüğe girmiştir.[iv]
Eylemin tecavüz niteliği taşıyıp taşımadığının saptanmasına yarayan bu dava türü bir eda davası değildir. Uygulamada, eda davası açılabilecek durumlarda tespit davası açılmasının hukuksal yararı olmayabilir.[v]
Davacının, hukuksal yararı olmalıdır. Tecavüz sayılabilecek eylemin davadan önce sonlandırılmasının bir önemi yoktur.[vi]
Delil tespiti ile karıştırmamak gerekir. Delil tespitinin konusu maddi bir vakıanın belirlenmesi iken tespit davasında bir hukuksal işlemin varlığı ya da yokluğu ele alınır ve husumet yöneltilmesi gerekir. Delil tespitine itiraz edilebilir, takdiri delildir. Ancak tespit davası sonucu verilen karar kesin hükümdür.[vii]
SMK ayrıca 154. Maddesinde menfi tespit davasını düzenlemiş olduğundan buradaki tespiti olumlu tespit olarak algılamalıyız.[viii]
Markaya Tecavüzün Durdurulması ve Önlenmesi (Men Davası)
Men davasında, ortada başlamış bir tecavüz eylemi yoktur. Olası tecavüz eylemlerinin önlenmesi istenir. Bu istek, tecavüz eylemini başlamadan önce önlemek ya da bitmiş bir tecavüz eyleminin yinelenmesini engellemek amacıyla olabilir.[ix] Tecavüzün durdurulması davası süregelen bir tecavüze son vermek için açılabilir.[x]
Kusur ve zarar ögelerine gerek yoktur.[xi] Ancak tecavüzün menini isteyen taraf, tehlikenin yasaya aykırı olduğunu ve karşı tarafın bir savunma savının bulunmadığını ortaya koymalıdır.
Öğretideki bir görüşe göre, durdurma ve men davasını iç içedir.[xii] Arkan ise men davasından hiç söz etmemekle birlikte durdurma davasının tecavüz tehlikesi durumunda açılabileceğini savlamaktadır. Bu bağlamda her iki dava türünü bir dava gibi algılamaktadır.[xiii] Tekinalp’e göre ise tecavüz sona ermiş ise artık tecavüzün durdurulması talebinde bulunulamaz.[xiv]
Öte yandan marka hakkına tecavüzün men’i yönünde karar kurulabilmesi için dava dilekçesinde bu durumun açıkça istenmesi gerekir.
Bunun dışında Arkan, taklit malları; dağıtan, satan, ithal eden kişilere karşı dava açılabileceğini ancak bunun ilgili kişilerin tecavüz eylemini bilme ya da bilmesi gerekmesi durumunda söz konusu olabileceğini belirtmektedir.[xv]
Davacı bakımından ise SMK 7/4 gereği marka sahibine sağlanan haklar, üçüncü kişilere karşı markanın bülten de yayım tarihi ile etkinlik kazanabilir. Ancak bu durumda tazminat davası açılsa bile mahkeme öne sürülen savların kabulüne tescilden önce karar veremez.
İnhisari olmayan lisans alan, hak sahibine bir bildirimde bulunur. Hak sahibi bu bildirim sonucu üç ay içerisinde dava açmaz ise lisans alan başvurusuna bildirimi de ekleyerek kendi adına ve kendi yararlarının gerektirdiği ölçüde dava açabilir.[xvi]
Lisans alana karşı da ilgili davaların açılması söz konusudur. Lisans alan lisans hakkını SMK 29/1- ç bendi gereği izinsiz genişletemez ve devredemez.
Öğretiye göre rehin hakkı bulunan kimselerin de marka hakkına tecavüz durumunda dava açması olanaklıdır. Elde edilecek tazminat üzerinde de rehin hakkı söz konusu olacaktır.[xvii]
Tecavüzün Giderilmesi ve Tazminat Davası
Marka hakkına tecavüz eyleminden sonra açılan[xviii] bu dava türü, tecavüzün maddi sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir.[xix]
Tecavüzün devam ediyor olması gerekmez, sonlandırılmış bir eylem sonucu da tecavüzün giderilmesi davası açılabilir. Tecavüzün gerçekleşmiş olması yeterli olup tekrar tehlikesinin bulunması da şart değildir. Ancak satışa sunulması, üretilmesi ya da depolanması gibi koşullar aranır.
Bu aşamada önemle belirtilmelidir ki tecavüzün kaldırılması talebi tek başına tazminat talebini içermemektedir. Tazminat davası ayrı ve bağımsız bir davadır.
Tecavüzün durdurulması ve meni davalarında olduğu gibi tecavüzün kaldırılması davasında da mütecavizin kusurlu olması aranmaz.
Marka hakkına tecavüz eyleminde kullanılan cihaz, makine ve benzer diğer araç gereç üzerinde tecavüzün devamını engellemek adına tedbirler alınabilir. Mülkiyet marka sahibine geçirilebilir ya da ilgili araç gerecin imhası istenebilir.
Dağıtan ve satanın bilmesi ya da bilmesi gerekmesi koşulu sorumluluk adına burada da geçerlidir.
Tescilin bültende yayınlanması ile talep hakkı doğar. Ancak tescil yayınlanmadan hâkim uyuşmazlıkla ilgili karar veremez.
İnhisari olmayan lisans sahibi benzer şekilde marka sahibine bir ihtarda bulunmalıdır ve üç ay içerisinde marka sahibinin eyleme geçmemesi durumunda dava açabilmektedir.
Son olarak tecavüzün etkileri devam ettiği sürece dava açılabilecektir.[xx]
[i] SERDAR Arıkan, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Sempozyumu, Edt. ŞEHİRALİ ÇELİK Feyzan Hayal, BTHAE Yayınları, Ankara, 2017, s. 473
[ii] SULUK Cahit- ORHAN Ali s. 18
[iii]BOZGEYİK Hayri, “Tasarımsal Olarak Kümülatif Koruma, 21 Nisan 2021 tarihinde “https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/748603” ‘den erişildi.
[iv] SERDAR Arıkan s.474
[v] KAYA Arslan, Marka Hukuku, Arıkan Yayınları, İstanbul 2006, s.279
[vi] ÇOLAK Uğur, Türk Marka Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2018, s.742
[vii] SERDAR Arıkan s.475
[viii] SERDAR Arıkan s.475
[ix] KAYA; ÇOLAK s.743
[x] ARKAN Sabih, Marka Hukuku, AÜHF Yayınları, 1998, Ankara, c.2 s.234’den aktaran ÇOLAK s. 742
[xi] TEKİNALP Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Vedat Kitapçılık İstanbul 2012 s. 497;’den aktaran ÇOLAK s. 744
[xii] ÇOLAK s. 743
[xiii] ARKAN s.234’den aktaran ÇOLAK s. 743
[xiv] ÇOLAK s. 744
[xv] ARKAN s.234’den aktaran ÇOLAK s. 744
[xvi] ÇOLAK s. 747
[xvii] ÇOLAK 748 ; ARKAN c.2 s. 253
[xviii] ÇOLAK 766
[xix] SERDAR Arıkan s. 478
[xx] ÇOLAK s. 767-768