Madde 82/(7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.
Yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet ya da hırsızlık nedenleriyle ticari defterlerinin zıyaı olduğunun öğrenen tacir 15 gün içerisinde bu durumu belirleyen ilgili belgeyi mahkemeden almaz ise ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Tacirin hesap ve ilgili kayıtları 10 yıl saklama yükümlülüğü vardır. Sözü edilen belge, şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinden istenebilir. Ancak, TTK MADDE 775- (1) Poliçenin kaybolması veya çalınması hâlinde alınacak tedbirleri, ödeme yerindeki hukuk belirler.
Poliçe, bono veya çek kaybolması durumunda ödeme yeri mahkemesinden kaybolduğunun tespiti ve ödeme yasağı konulması istenecektir. Verilecek karar hem bankalara gönderilecek hem gazete ile ilan edilecektir.
Defterlerin zıyaı bakımından alınacak bu kararlar ihtiyati tedbir niteliğindedir.[1] Bu tedbir kararını, bu madde bağlamında yalnızca tacirler talep edebilir ve talep eden tacirin defterlerin saklanması konusunda basiretli bir iş adamı gibi davrandığını, Yargıtay’a göre çekişmesiz bir yargı işi olduğu için sulh hukuk mahkemesine kanıtlaması gerekir.[2]
Ticari Defterlerin Zıyaına İlişkin Yargıtay Kararları
YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/11030 K. 2015/9922—Sulh Mahkemesi Görevli
Talep, ticari defterlerin zayi olması nedeni ile belge istemine ilişkindir. Asliye ticaret mahkemesince, uyuşmazlığın çekişmesiz yargı işi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh hukuk mahkemesi ise, uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu ve ticaret mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek görevsizlik kararı vermiştir. 6100 sayılı HMK’nın 382. nci maddesinde, “çekişmesiz yargı işleri” düzenlenmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasının (e) bendinde, “Ticaret hukukundaki çekişmesiz yargı işleri” başlığı altında 1. madde olarak “Ticari defterlerin zayi halinde belge verilmesi”ne ilişkin taleplerin “çekişmesiz yargı işi” olduğu belirtilmiş, aynı Kanunun 383. maddesinde de, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olacağı hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık 28.12. 2011 tarihinde, yani 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra mahkemeye getirilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın geçici birinci maddesinin 1 bendine göre bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalara uygulanmaz. Bu durumda, talep 6100 sayılı HMK’nın 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra açılan çekişmesiz yargı işi niteliğinde olup sulh hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 22.10.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.[3]
YARGITAY 11. HD. E. 2016/246 K. 2017/4755
15 günlük süre zıyaın öğrenilmesinden itibaren başlar.
Hasımsız olarak görülen davada … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/10/2015 tarih ve 2015/236-2015/333 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler elektronik olarak okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; müvekkili tarafından işletilen otelde sel felaketi gerçekleştiğini, müvekkiline ait tüm ticari kayıt ve defterlerin zayi olduğunu ileri sürerek ticari defterler hakkında zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davanın sel felaketinin gerçekleşmesinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ticari belgelerin ziyaına ilişkindir. Mahkemece olay tarihinden dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle dava reddedilmişse de, 6102 sayılı TTK’nın 82/7’ye göre hak düşürücü sürenin başlangıcı ziyaın öğrenildiği tarihtir. Bu bakımdan somut uyuşmazlıkta sel baskını hadisesinin meydana geldiği ve etkilerinin devamı itibariyle söz konusu ticari defterlerin zayi olduğunun ancak hangi tarihte öğrenilebildiğinin belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken mahkemece duruşma dahi açılmaksızın tensiben davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
[1] ÖZKAN Hasan, Açıklamalı-İçtihatlı İh. Ted. Delil Tespiti İht. Hac. ve Kamu Alacağının Tahsilinde İh. Hac. Legal Yayıncılık, İstanbul, 2006 s.446
[2] Yarg. 20. Hd. E. 2015/11030 K. 2015/9922